1 Haziran 2014 Pazar

LG SMART TV 2014

Kendi tv nizin akıllı olduğunumu düşünüyorsunuz? O zaman LG SMART TV WEBOS u denemediyseniz hiçbirşey görmediniz.





              LG samrt tv segmentinde bir zamanlar hp tablet ve smartphone cihazlarında (palm vs.) gördüğümüz bu yüzdende pek fazla yabancı olmadığımız ama tv segmentinde ilk kez karşılaştığımız bir yazılımla yani WEBOS un gelişmiş bir versiyonuyla karşımıza çıkıyor 2014 yılı 2.çeyreğinde

                Biliyoruz ki bir dönemin fenomen tasarımı olan LM serilerinden sonra LA serilerinde tasarımsal olarak bu çizgiyi koruyamasada geliştirilmiş netcast yazılımı sayesinde LA serileri smart tv oluşumunda LM serilerine göre daha iyi bir zemine oturtulmuştu.Fakat beklenmedik bir şekilde 2014 LB serilerinde yazılım değişikliğine gidilmesi bizleri şaşırtsada devrim niteliğinde bir yazılım değişikliği olduğuna ürünleri birebir test ederek şahit olduk.Bu arada LB serilerinde tasarımsal olarak LM çizgilerini yansıtmakta ve ayak tasarımlarında yıllardır beklediğimiz zarifliği ergonomiyi LB serilerinde görebilmekteyiz.

LB 670 SERİSİ


                Geçtiğimiz bir kaç yıl içerisinde gelişen smart tv teknololojilerinde kimi firmalar elle kontrol gibi sesle kontrol gibi ekstra özellikler sunsalarda aslında bunlar reklamsal bakımında gösterişli cazibeli olmaktan öteye gidemeyip pratiksel kullanım açısında oldukça sıkıntılı ve gereksiz özellikler konumuna düştüler.

                 Geçen yıla ait LA serilerine göre LB serileri hem smart tv anlamında daha kolay pratik olmakla beraber görüntü kalitesindede bir tık üst seviyeye kendini taşımış olarak gördük.La serilerine oranla daha net ve pürüzsüz görüntüler almakla beraber doğallığın bozulmadığınıda gördük.

                Kendisine has IPS panel teknolojisiyle beraber titreşimsiz ve tamamen aydınlık bir 3D deneyimini sunan CİNEMA 3D teknolojisi ni ve CİNEMA SCREEN tasarımını devam etmesi biz kullanıcılar açısından beklenen bir durumdu ki diğer 3D teknolojilerine göre üst düzey bir 3D deneyimi sağlamasından dolayı tercih sebebi olmuştu.

               Webos un web tabanlı bir yazılım olması internet kullanımı açısındanda üst düzey bir hızlılık ve konfor sağlamakta.Web sayfalarının çözünürlüklerinin daha oarantılı ve gerçek çözünürlüğüyle gösterilmesi bu yönden LG Webos TV sahibi olmamızı tetiklemekte.

              Bir başka detay ise Miracast (screenshare.screen mirroring vs..) özelliğiyle ilk tanıştığımızda telefon ekranının tamamen tv ekranına aktarılması ile heyecanlandırması rağmen tv ekranının sadece monitör vazifesi görmesi bizi bir nebze hayal kırıklığına uğratmıştı çünkü her ne kadar film izlerken bu teknolojinin süper olduğunu görsekte telefon ekranını takip etmeden oyun oynamanın yada diğer uygulamarın kullanılamaması Miracastin cazibesini kaybettirmişti.LG LB serilerinde WEBOS la Miracaste yeni bir işlev kazandırmış adeta; magic kumanda yardımıyla cep telefonumuzdaki tüm uygulama ve oyunlarımızı telefon ekranımıza bakmadan direk tv ekranı üzerinden kullanmamıza imkan sağlayarak Miracast teknolojisinden beklentimizi en düzeyde sağlamış oldu.Ayrıca şimdiye kadarki yaşadığımız tepki gecikmelerinin WEBOS la yaşanmaması da işin ekstrası olarak karşımıza çıkıyor.

Miracast tanıtım videosu...

http://www.dailymotion.com/video/x1sos7u_lg-webos-screen-share-ozelliginin-rakiplere-karsi-farki_tech

              Smart tv kullanımına müthiş bir pratiklik ve kolaylık sağlayan Magic motion kumandada dizayn değişikliğine gidilmiş ve tv screen diyebileceğimiz pratik olarak direk tv yayınına geçmemizi sağlayan yeni bir button da eklenmiş.Ayrıca MR-400 model kumandaya göre de imlecin hızı ve hassasiyeti dahada geliştirilmiş olarak karşımıza çıkıyor.


                                                                        MR-400



   
       

       MR-500

         





          Webos hakkında edindiğimiz her yeni bilgiyi sizlere buradan aktarıyor olacağız bakalım bizleri daha neler bekliyor...



Blog yazarı:  Fatih ŞAŞI



         

28 Mayıs 2014 Çarşamba



1931'de kurulan Türk Tarih Kurumunun, 83 yıldır muhafaza ettiği belge ve resimler arasında eski İstanbul'a ait kareler de yer alıyor. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerini ve Türkiye Cumhuriyeti dönemini kapsayan çok sayıda belgenin yer aldığı TTK arşivlerinde aynı zamanda zengin bir fotoğraf koleksiyonu da bulunuyor. Fotoğraflar, fethinin 561. yıl dönümü kutlanan, Asya ile Avrupa'nın kesiştiği İstanbul'un geçmişine ışık tutuyor. Fotoğrafta Rumeli Hisarı görülüyor




Fotoğrafta Rumeli Hisarı'ndan İstanbul Boğazı görülüyor.



Fotoğrafta Rumeli Hisarı görülüyor.

Fotoğrafta İstanbul Silivrikapı görülüyor.

Fotoğrafta Topkapı Sarayı görülüyor.

Fotoğrafta Kız Kulesi görülüyor.



Blog yazarı:  Fatih ŞAŞI



27 Mayıs 2014 Salı

LG'nin yeni amiral gemisi tanıtıldı-G3



Uzun süredir merakla beklenen yeni nesil akıllı telefon modellerinden LG G3, resmen lanse edildi.


                                              



LG'nin Galaxy S5, HTC One M8 ve iPhone5S'le rekabet ede cek yeni modeli bugün düzenlenen etkinlikle tanıtıldı.

Özellikle fiyat/performans oranı ile geçtiğimiz yıla damgasını vuran G2'nin devamı olarak önümüzdeki hafta Güney Kore'de, önümüzdeki ay da Avrupa'da satışasunulacak olan LG G3, 5.5-inçbüyüklüğünde ve QHD yani 2560 x 1440 piksel çözünürlüğünde True HD IPS+ LCD ekrana sahip. İnç başına düşen piksel yoğunluğu 534 olan dolayısıyla keskin görüntüanlamında zirveye aday olan LG G3, özellikle ekran konusunda liderlik iddiasında.

               


LG G3, teknik özellik seviyesinde mercek altına alındığında işlemci olarak Samsung'unGalaxy S5'inde de karşımıza çıkan 2.46GHz hızındaki Snapdragon 801-8974AC'dengüç aldığını görüyoruz.

578MHz hızındaki Adreno 330 GPU'sunun eşlik ettiği telefonişlemci performansı olarakHTC One M8'den ve Sony Xperia Z2'den fazlasını sunarken, grafik performansında iseözellikle yüksek çözünürlüğün olumsuz yansımalarını yaşayacağını söyleyebiliriz.


LG G3'ün en çok merak edilen detaylarından biri de RAM kapasitesi idi. En başta 3GBRAM, sonra da 2GB RAM ile geleceği iddia edilen LG G3 aslında iki RAM kapasitesini dedestekliyor. Merak edenler için G3'ün 16GB kapasiteli versiyonu 2GB RAM,  32GBkapasiteli versiyonu ise 3GB RAM ile gelecek
.



Blog yazarı:  Fatih ŞAŞI

Günün Olayı 27 Mayıs Darbesi

                 Cumhuriyet tarihinde ilk kez, demokratik seçimle işbaşına gelen Demokrat Parti (DP), iktidarının 10. yılını dolduruyordu. Demokrat Parti'nin (DP), milletin reyleriyle 3. kez seçimi kazanması vesayet yanlısı kurum ve güçleri ise rahatsız ediyordu. Halktan iktidarı demokratik yollardan alamayacaklarını anlayan çevreler, silahlı kuvvetlerde, üniversitelerde ve basında örgütlenmeye başlamışlardı. CHP de iktidar olma ümidiyle gelişmeleri zımmen destekliyordu. Halkın DP'yi neden desteklediğini anlamaya çalışmak yerine, DP'nin şahsında onu iktidar yapan millet ve milletin değerleri her geçen aşağılanıyordu. En başından itibaren, 16 Haziran 1950 tarihinde ilk icraat olarak, CHP'nin 18 yıl zorla okuttuğu Türkçe Ezan'ı aslına çevirmesi, DP'nin ilk ve en büyük kusurlarından biri olarak gösteriliyordu.
Basında Nadir Nadi, Orhan Veli, Falih Rıfkı gibi isimler Menderes'i 'gericilik'le suçlamaya çoktan başlamışlardı bile.. 27 Mayıs 1960 Cuma günü sabaha karşı, Silahlı Kuvvetler içinde kendini vatanı kurtarmakla görevli sayan bir grup genç subay, hükümeti anayasayı çiğnemekle suçlayarak darbe yaptılar. Aslında kendileri Anayasal düzeni ortadan kaldırarak büyük suç işlemişlerdi. İlk iş olarak TBMM'yi kapattılar, Hükümet üyelerini ve milletvekillerini tutukladılar. Aralarında üsteğmenden tuğgenerale kadar muhtelif rütbede subayların bulunduğu Milli Birlik Komitesi, aynı gün, ordunun Genelkurmay başkanını ve beğenmedikleri generalleri de tutukladılar ve ağır hakaretlerle Ankara'daki Harbiye binasına götürdüler. Darbeciler, Anayasal düzeni sona erdirmenin, Meclis'i kapatıp hükümeti düşürmenin nasıl ağır bir suç olduğunu tahmin ettikleri için olsa gerek ilk iş olarak üniversitede görevli hukukçu bilim adamlarını alelacele İstanbul'dan Ankara'ya uçakla getirterek "yaptığınız iş doğrudur!" icazetini de ihmal etmediler. 12 Haziran 1960'ta da kanunla darbeye "anayasal bir rejim" görüntüsü verdiler. 1 numaralı kanun, geçici anayasa olarak kabul edildi. Bu kanuna göre "Türk Ordusu, Türk Milleti adına harekete geçerek, milleti temsil özelliğini kaybetmiş olan Meclis'i dağıtarak iktidarı geçici olarak Milli Birlik Komitesi'ne emanet etmiş"ti. Böylece MBK, kendine Meclis'in görevini layık görüyor, yasama ve yürütme erkini tek başına üstleniyordu. Bu garip hukuk skandalı, Türk hukuk tarihinde '27 Mayıs Rejimi' diye formüle edilecekti. Dahası, Yargıtay da, 1962 yılında aldığı skandal bir kararla, 27 Mayıs Rejimi'nin "anayasal" niteliğini onaylayacaktı.
Darbeciler CHP'ye dokunmadı
Cunta Meclis'i kapatıp DP milletvekillerini tutuklarken, CHP'ye ise dokunmadılar. CHP de zaten, disiplinsiz subaylar grubu tarafından yapılan bu darbeyi benimsemişti. Zira CHP bu darbenin kendisine avantaj olarak döneceğini biliyor ve umuyordu. Cumhuriyet döneminin ilk darbesi olarak tarihe geçen 27 Mayıs 1960 Darbesi; Milli iradeye, Anayasal düzene, Hukuk devletine, Milletin meclisine güvenmeyerek ideolojik gerekçelerle iktidarı zorla ele geçirme harekatıydı. 27 Mayıs, kendinden sonraki darbelere de meşrûluk sağlayacaktı.
Dinlendiğimizi şimdi daha iyi anlıyorum
Darbeye dair anılarını yazan Celal Bayar'ın kızı Nilüfer Bayar Gürsoy, darbe girişiminin aslında bugün şikayet ettiğimiz dinleme ve yakın takiple başladığına işaret ediyor. 'Şimdi anlıyorum ki, uzun zamandır dinleniyormuşuz' diyen Nilüfer Bayar şunları yazıyor: "Darbeden önce Mart ayında, bir-iki gün için Şale'deydik. Daha önce hiç görmediğimiz çatı katını geziyorduk. Bu koridor üzerine iki taraflı sıra sıra açılan odalar, harem odaları imiş. Bu odalardan birinin önünde gördüğümüz manzara şu oldu: Ahşap zemin döşemesi yer yer sökülmüş, alt katın tavan tezyinatına ait alçılar meydana çıkmıştı. Bir an hesap ettim, burası babamın çalıştığı odanın veya bitişiğindeki yatak odasının üstüne rastlıyordu. Niçin söküldü diye sorduğumuzda, hademe müphem bir cevap verdi. Alt kata indiğimizde yaverlere bunu naklettiğimiz hatırlıyorum."
MİLLET HİÇ AFFETMEDİ
Gazetelerin manşetten verdiği yalan haberlerle iktidar korkunç hâle getiriliyordu. Kamuoyunu dehşete düşüren 'kıyma makineleri' yalanının kaynağı bizza Millî Birlik Komitesi'ydi. Bu yalanlar üzerine kurulan mahkemeler de Başbakan Menderes ile bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı Eylül 1961'de idam edeceklerdi. Millet Menderes'i kalbine gömerken, derbecileri ise asla affetmeyecekti.
Basın yalan makinesi gibi
27 Mayıs darbesinden önce DP iktidarını yıpratmak ve itibarsızlatırmak için fırsat arayan basın ise darbe sonrası tam anlamıyla haysiyet cellatlığı yapacaktı. Zaten cuntanın önde gelen isimleri, daha darbe olmadan bazı gazetelerin Ankara bürolarını karagah gibi kullanmaya başlamış, psikolojik harekatın nasıl uygulanacağını kendi aralarında tartışıyorlardı. 27 Mayıs'tan hemen sonra yayımlanan gazeteler, daha sonra gerçekler ortaya çıktığında utanç sayfaları olarak tarihteki yerini alacaktı. Darbe mağduru hükümetin başta Başbakan Menderes olmak üzere bakanlarının büyük yolsuzluklara karıştığı, gençlerin kıyma makinelerinde toz haline getirlidiği dahi gazetelerde ciddi ahberler olarak sunuluyordu.

Prof. Sami Onar da alet oldu
DP'yi halkın nazarında küçük düşürüp kin ve nefreti artırabilmek için yalan haberler üretildi. Bazı yalanlar bizzat cunta lideri Cemal Gürsel ve Millî Birlik Komitesi üyelerinin ağzından duyuruluyordu. Kısacası DP'liler Yassıada'da ipe çekilmeden çok önce basında infaz ediliyordu. "Harp Okulu'nu bombalama planı ele geçirildi. Celal Bayar'ın hesabında 103 bin altın bulundu." açıklamaları bizzat Gürsel tarafından yapılmıştı. İlk defa bir profesör (Sıddık Sami Onar) öğrencilerin kıyma makinelerinde kıyıldığını dile getirdi.
Menderes lehine konuşmak suçtu
Menderes döneminde 'basına ve üniversitelere baskı uygulanıyor' propagandası yapılırken, cuntacılar Yassıada'da tutulan DP'liler lehine söz söyleyeni dahi cezaevine tıkıyordu. İlginçtir Eczacıbaşı ailesinin fertlerinden Vedet Eczacıbaşı'nın başına gelenler traji komik denecek cinstendi. Yıldıray Oğur'un 'Cumhuriyet'in Beyaz Mağdurları' kitabında şöyle anlatılıyor: "Vedat Eczacıbaşı, ünlü Eczacıbaşı ailesinin Nejat'tan iki yaş küçük ikinci çocuğu. Vedat Eczacıbaşı istemeye istemeye olsa da ailenin Kartal'daki Seramik Fabrikası'nda yöneticilik yapmaktadır. Baba Ferit Eczacıbaşı, Celal Bayar'ın yakın arkadaşıdır. 1958'de fabrikanın yeni bölümlerini Bayar ve Menderes açar. Seramik bölümünde üretilen Atatürk büstleri okullara ücretsiz dağıtılır.
CHP'liler ihbar etmişti
Vedat 27 Mayıs'ın ardından ateşli bir darbe karşıtı olmuştur artık, etrafındaki herkesle siyasi tartışmalara girmeye başlamıştır... Ve Tarih: 24 mart 1961. Vedat bir grup arkadaşıyla birlikte kutlamaya Beyoğlu'nda, sosyetenin uğrak yeri olan Gaskonyalı Toma Meyhanesi'nde devam eder. Gecenin bir saatinde ayağa kalkar, kadehini havaya kaldırır ve oradaki herkesin buz kesmesine neden olan şu sözü söyler; "Benim için hala başbakan olan Adnan Menderes'in şerefine.."
Yan masada tanıdık isimler oturmaktadır. Darbecilerin Kurucu Meclisi'nin en genç üyesi, daha sonra CHP'de siyaset ve bakanlık,Cumhuriyet gazetesinde yazarlık ve yöneticilik yapacak Alev Coşkun. Darbenin öğrenci liderlerinden, İstanbul eski Belediye başkanı Nurettin Sözen, CHP ve DSP'de yöneticilik yapacak Sedat Akman. Onların ihbarı üzerine Vedat ve beş arkadaşı hapse atılır.
Cezaevinde intihar etti
Aylarca mahkeme yüzü görmeden askeri cezaevinde yatar. 46 yaşındaki adamın psikolojisi alt üst olmuştur. Bunalıma girer ve bileklerini keserek intihar girişiminde bulunur. Bakırköy Ruh ve Sinir hastalıkları hastanesine sevk edilir. Burada da kibriti yakarak kendini ateşe verir. Hemen Amerikan hastanesine kaldırılır. Ancak 1961'in 3 Eylül'ü 4'üne bağlayan gecesi, hayatını kaybeder. Cuntacılar cenazesinin İzmir'e getirilmesine dahi izin vermez."